Topraksız Tarım Kentlerdeki Yerini Aldı: İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında, şehirlerde yetiştirilen besinler Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da popüler hale geldi. Kentsel çiftçilik, vatandaşlara, kaynakların umutsuz derecede kıt olduğu bir zamanda yemek yeme imkanı sağladı. Takip eden sonraki yıllarda, kent çiftçilerine tahsis edilmiş şehir çiftlikleri ve toprak parselleri, kentsel gelişim için yavaş yavaş kaldırıldı. Ancak son zamanlarda, kentsel tarımla ilgili yenilenen bir ilgi var – eskisinden çok farklı nedenler olsa da.
Kentsel tarımın Avrupa’da nasıl bir evrim geçirdiğini araştıran yeni bir araştırma projesinin parçası olarak, artan gıdaların ulusal kültüre yerleştirildiği ülkelerde birçok insan yeni gıda üretimi projeleri başlatmaktadır. Kentsel tarım geleneği olmayan Yunanistan ve Slovenya gibi ülkelerde daha az alım yapılmaktadır. Yine de bu yerlerde de konuyla ilgili birkaç topluluk projesi başladı.
Günümüzün kentsel çiftçileri bizleri doyurmaya yetmiyor; kentsel tarımın, kentteki bitki ve hayvan çeşitliliğini artırmanın, farklı geçmiş ve yaş grubundaki insanları bir araya getirmenin, zihinsel ve fiziksel sağlığın geliştirilmesi ve betonun yeniden yeşertilmeye başlatılmasının bir yolu olarak görüyorlar.
Birçok yeni kentsel tarım projesi hala uygun yeşil alanlar bulmak için mücadele ediyor. Ancak insanlar yaratıcı çözümler buluyorlar; kutularda veya çatı katlarında, yalnızca geçici olarak ücretsiz olan sitelerde veya terk edilmiş endüstriyel alanlarda bir şeyler üretmeye devam ediyorlar. Üreticiler, boş alanları en iyi şekilde kullanmak için suya yakın yerlerde yaşayan insanlar, su ürünleri yetiştiriciliği ve sualtı gibi teknolojileri kullanıyorlar.
Hidroponik Sistem
Hidroponik sistemler son derece sade ve kaynağı verimli bir şekilde kullanan topraksız tarım biçimi olarak tasarlandı. Günümüzde, bunlar endüstriyel olarak yetiştirilen ürünlerin önemli bir kaynağını temsil etmektedir; Örn, 2016‘da, hidroponik sebze pazarının dünya çapında yaklaşık 6,9 milyar ABD doları değerinde olduğunu varsayılmaktadır.
Take tellhco survey and win $10
Hidroponik, toprakların ve doğal ışığın olmadığı, bitkilerin köklerinin büyüdüğü gözenekli materyal blokları ve düşük enerjili LED gibi suni aydınlatma kullanarak gıda yetiştirmeyi sağlar. Marul üretimine ilişkin bir araştırma, hidroponik (topraksız tarım) ortamda yetiştirilen bitkiler geleneksel olarak yetiştirilen gıdalardan çok daha fazla enerji gerektirdiğini, ancak aynı zamanda daha az su kullandıklarını ve önemli ölçüde daha yüksek verimleri olduğunu bulmuştur.
Büyüyen hidroponik bitkiler genellikle gelişmiş teknoloji, uzman becerisi ve pahalı ekipman gerektirir. Ancak basitleştirilmiş sürümlerin uygun fiyatlı ve kullanımı kolay olabilir.
Hemmaodlat adlı şirket bu işe çözüm bulmuş gibi; öncelikle düşük gelirli grupların ve göçmenler kaldığı bir mahallede Malmö merkezli bir organizasyondur. Bahsi geşen mahalle yoğun bir şekilde inşaatlarla kaplanmış ve bitki yetiştirmek için kullanılabilecek yeşil alan yok. Ayrıca, İsveç’de yazları kısa ve bazı bitkiler için ideal bir ekolojiye sahip değildir. Bunun yerine, organizasyon, düşük maliyetli ekipmanlarla taze yiyecekler yetiştirmenin bir yolu olarak, yerel topluluklar arasında hidroponik sistemleri teşvik etmeyi amaçlıyor.
Bristol Balık Projesi, balıkları yetiştiren ve ürettikleri organik atıkları hidroponik olarak yetiştirilen bitkileri gübrelemek için kullanan topluluk tarafından desteklenen bir sualtı çiftliği. GrowUp, bir Doğu Londra deposunda yer alan bir başka su ürünleri girişimidir – sadece yapay ışık kullanarak yiyecek ve çiftlik balıkları yetiştirirler. Benzer şekilde, Growing Underground, Londra’daki İkinci Dünya Savaşı sırasında hava saldırısı barınakları olarak inşa edilen tünellerde bitki üreten bir kuruluştur.
İlgi Çekici?
Küçük ortamlarda, herhangi bir çevresel koşul altında yiyecek yetiştirme potansiyeli, kentsel bağlamda kesinlikle büyük avantajlardır. Ancak bu teknolojiler, açık havada geçirilen, mevsimlerin doğal döngülerini kıracak zamanın kaybolduğu anlamına gelir. Ayrıca, hidroponik sistemler genellikle organik besinler kullanılmaya başlandığı halde kimyasal olarak sentezlenen besin maddelerini gerektirir. Birçok kentsel çiftçi organik ilkeleri izleyerek yiyeceklerini yetiştiriyor, çünkü kısmen kimyasal gübrelerin aşırı kullanımı toprak verimliliğini ve yer altı sularını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu sakıncaların, hidroponik sistemler kullanarak kentsel yetiştiricileri kapalı tutup tutmayacaklarını görmek için bir araştırma yapıldı. İki yerel topluluk bahçesine küçük hidroponik üniteler yerleştirildi ve gönüllülerle ve bahçelere gelen ziyaretçilerle röportaj yapıldı. Konuşulan insanların çoğu hidroponik teknoloji hakkında bilgilendirildi ve günümüzde süpermarketlerde satılan sebzelerin birçoğunun bu sistemle üretildiğini artık biliyor.
Birçoğu topluluk projeleri içinde topraksız sebze yetiştirme fikrine hayran kaldı ancak aynı zamanda kullanılan kimyasal maddeler nedeniyle üretilen sebzeyi tüketmeye gönülsüzdü.
Elbette topraksız tarım, toprakta yetişen besinlerin sunabileceği imkanları sunamayacak, ancak giderek kaynağı azalan bir dünyada su içinde veya dışında güvenli yiyecekler üretebilirler. Bu yeni teknolojileri kullanmayı ve onları mevcut projelere entegre etmeyi öğrenmek, daha da sürdürülebilir bir gıda yetiştirmeye yardımcı olabilir.
Pek çok teknolojik ilerlemede olduğu gibi, yavaş kabul edilen bir süreyi hızlı ve yaygın bir şekilde alıp takip edecektir. Belki de, IKEA’nın taşınabilir hidroponik üniteleri sattığı gerçeği, hidrofor dolapları mutfak sistemlerinin bileşenleri olarak piyasaya sürülürken, bu teknolojinin ana kullanıma girmesi için hazırlandığının bir işaretidir.
Her evde sebze üretilmesi hayali kulağa hoş geliyor. Sizce de öyle değil mi?
Get the best paper writing service online